Maximiles Black The Bodrum Cup, Cumhuriyetin 100’üncü, regattanın ise 35’nci yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu Selanik’ten, yaşama gözlerini yumduğu Dolmabahçe’ye yelken açarak yarış tarihine gururla anılacak, unutulmaz bir seyir hikayesi bıraktı.
Büyük önderimizin ayak izlerini takip etmek, O’nun gözlerinden denize bakıp muhteşem kurtuluş ve kuruluş hikayemizi iliklerimize kadar hissetmek; biz denizciler için tarif edilmesi çok güç bir coşku ve mutluluktu.
Cumhuriyet’in 100. Yılında The Bodrum Cup
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI YERDEN BAŞLADI!
OLMASAYDIN OLMAZDIK!
2023 yılının serin bir Ekim sabahında, Selanik Limanı hareketlenmeye başlamıştı. Yelkenliler, mavi sulara açılmak için hazırlıklarını tamamlıyordu. Maximiles Black The Bodrum Cup’ın 35. yılıydı ve yarışın başlangıç noktası Selanik olarak belirlenmişti. Yarışçılar, yelkenlerini rüzgarla doldurmadan hemen önce ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret ederek bu anlamlı yolculuğu O’nun aziz hatırasına armağan etmenin onurunu ve heyecanını yaşıyorlardı. O sabah, en şık kıyafetlerini giyip teknelerinden inen Bodrum denizcileri, Ata’nın doğduğu ve ilk yıllarını yaşadığı eve yürüyerek gitti. Ali Rıza Efendi’nin diktiği asırlık nar ağacının gölgesinde soluklanıp, Ata’nın çocukluğunun geçtiği evi gezen denizciler, ardından yelken açarak Çanakkale’ye doğru hareket etti. Çanakkale Anıtı önünde, şehitlerimize selam veren The Bodrum Cup filosu, buradan Dolmabahçe Sarayı’na doğru seyre başladı. Boğaz’dan geçen yelkenliler Ata’nın hayata gözlerini yumduğu Dolmabahçe Sarayı önüne doğru ilerledikçe heyecan da elle tutulacak hale gelmişti. Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen anma töreni, yarışçılar için kelimelerle ifade edilemeyecek kadar duygusal bir andı. Dolmabahçe‘de Savarona‘nın bağlı olduğu yerde, Selanik’ten gelen ekibi karşılamak üzere organizasyon komitesinin gönüllüleri bekliyordu. Çanakkale’yi geçip, Dolmabahçe açıklarına gelen Maximiles Black The Bodrum Cup teknelerindeki denizciler, mezestre selamı verirken yüzlerce insan deniz otobüslerinin üzerinden ve İstanbul Boğazı’ndan onları izliyordu. O selam; Bodrumlu denizcilerden milli mücadelenin yürekli kahramanlarına bir saygı duruşuydu.
BODRUM’A DOĞRU YOLCULUK
Selanik-İstanbul-Bodrum hattının son etabı, Dolmabahçe önündeki görkemli törenin ardından başladı. İstanbul’dan ayrılan yelkenliler, Bodrum’a doğru son etaplarına başladılar. Bu etap, yarışın en zorlu kısmıydı. Rüzgarın şiddeti artmış, dalgalar yükselmişti. Ancak yarışçılar, yılmadan yollarına devam ettiler. Bodrum’a doğru yaklaştıkça, heyecan ve coşku da giderek artıyordu. Sonunda, yelkenliler Bodrum’a ulaştılar. Yarışın kazananları, büyük bir konserle kutlandı ve kupalar sahiplerine teslim edildi. Bu yılın Maximiles Black The Bodrum Cup’ı, sadece bir yarış değil, aynı zamanda denizcilik kültürünün ve dostluğun bir kutlamasıydı. Yarışçılar, bu unutulmaz macerayı geride bırakırken, gelecek yılın yarışını sabırsızlıkla beklemeye başladılar.
ORGANİZASYON KOMİTESİ BAŞKANI SÜLEYMAN UYSAL: DOĞUMUNDAN, SON VEDASINA DEK ATATÜRK’LE BİRLİKTEYDİK
The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, 35’inci yıl seyrinin regatta için pek çok anlamda dönüm noktası olduğunu anlattı. Bu anlamlı yılda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü ve desteğini yanlarında hissetmekten büyük bir gurur duyduklarını söyleyen Uysal, “35’inci yılımız, devletin ‘bu bizim organizasyonumuz’ dediği bir yıl oldu. Bakanlıklar, konsolosluklar devreye girdi ve müthiş bir şekilde sahip çıkıldı bize. Bize verilen izin, Ata’nın evinden Dolmabahçe’ye yarış yapılabilmesi içindi.
Bu rota bizim için, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşam hikayesinin özeti gibiydi. Selanik’te başlayıp Çanakkale’ye geçilen, sonra da Dolmabahçe’nin önünde biten bir hikayeydi… Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine verdiği son selamın mizansenini işte bu duygularla yaptık” ifadeleriyle anlattı o muhteşem yolculuğu ve şöyle devam etti: “Benim için Selanik’in en önemli anlamı, filoya katılan denizcilerin tamamen Atatürk sevgisi ile daha önce hiç gitmedikleri bir rotaya cesaretle yelken açmasıydı. Selanik’teki limanda birbirimizi gördüğümüzde yaşadığımız mutluluk, sabahın erken saatlerinde insanların Atatürk’ün evini ziyarete giderken bulabildikleri her aynada üstlerini başlarını düzeltme çabası, hakikaten görülmeye değerdi. Ya da Atatürk’ün gençliğinde yürüdüğü sokaklarda yürümek, gittiği meyhanenin kapısından geçmek, o çevrede olmak… Anlatılamayacak kadar güzeldi. Konu sadece yelken yarışının Selanik’ten başlayıp Dolmabahçe’ye gitmesi değildi. Ana tema, Cumhuriyetin 100’üncü yılında her şeyin başladığı yerden başlayarak, o hikayenin gerçek kahramanlarıyla empati yapabilmekti.”
ONURSAL BAŞKAN ERMAN ARAS: ÇOK DUYGUSALDIK, ÇOK GÜZELDİK
The Bodrum Cup Onursal Başkanı Erman Aras, 35’inci yılında Selanik’ten başlayan organizasyonu mümkün kılan herkese minnettar olduklarını ifade etti. Selanik’ten Çanakkale’ye, İstanbul Boğazı’ndan Bodrum’a süren duygusal yolculuğun bir anlamda Cumhuriyetin 100’üncü yılına armağan olduğunu belirten Aras, bu eşsiz yolculukta yaşadıklarını, hissettiklerini şu sözlerle anlattı: “Geçen yıl çok duygusaldık. Öncelikle, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına şahit olabildiğim için kendi adıma çok mutluydum. Bizler, denizden ekmek yiyen insanlarız. Bunu Çanakkale’de yatan atalarımız sayesinde yapabiliyoruz. Pek çoğu sahipsiz kalan, vatan için, bayrak için gözünü kırpmadan can veren atalarımız sayesinde… 35’inci yılımızda, başta ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu denizleri bizler için özgür kılan atalarımızı selamlamak ve onlara şükranlarımızı sunmak için çizdik rotamızı. Maximiles Black The Bodrum Cup’ı Selanik’ten başlattık bu düşünceyle. Cumhuriyetin 100’üncü yılında 100 tekne ile girseydik limana, belki çok daha görkemli bir buluşma olurdu. Öyle de bir hayalimiz vardı açıkçası. Olmadı, 15 tekneyle başlattık bu duygu yüklü yolculuğumuzu. Aramızda bir de Alman denizcimiz vardı. Atatürk’e duyduğu saygı, hayranlık çok takdire şayandı. Hepimizden önce kravatını takıp ‘Ben hazırım’ dedi ve bizimle birlikte Selanik’te yürüyüşe katıldı. Çok güzel anlardı bunlar. Selanik çok başkaydı. Atatürk’ün evinde olmak, her şeyin başladığı noktadan yarışımızı başlatıyor olmak, muhteşem bir duyguydu. Ya Çanakkale!.. Dolmabahçe’nin önünde yatların üzerinden selam durduğumuzda, bir asır geriye gittik adeta zamanda. Sahil Güvenlik yanı başımızda; Boğazlar, Maximiles Black The Bodrum Cup’ın 35’inci yıl geçişi için dört saatliğine kapatılmış… Her şey çok ama çok güzeldi. İstanbul’dan gönüllü yelkencilerle giderek büyüyen bir konvoyla Marmara Denizi’nde tam anlamıyla bir duygu patlaması yaşandı. Çok büyük bir şölenin ardından Bodrum’a döndük.” The Bodrum Cup’ın Onursal Kurucu Başkanı Erman Aras, 35’inci yılda Selanik’ten İstanbul’a, oradan Bodrum’a seyreden yarışçılara her anlamda destek veren iş insanlarına, regattanın isim sponsoru başta olmak üzere tüm diğer sponsor ve iştiraklere bir kez daha teşekkür etti. Aras, “Başta Ali Koç olmak üzere, Koç Grubu’na, Türkiye İş Bankası’na ve diğer sponsorlarımıza minnettarız. Hem Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını çok özel bir yolculukla kutlamamıza vesile oldular, hem de sektörümüz adına muhteşem bir programa imza attılar. Bodrum’u gerçek anlamda sevmek, sanırım böyle bir şey” ifadelerini kullandı.
ATATÜRK’ÜN ASKERİNE SON SELAMI
Regattanın 35’inci yılını ölümsüz kılan mezestre selamı, Ulu Önder’in vefatından çok kısa bir süre önce yaşanan duygu yüklü hatıraya bir saygı duruşu niteliğindeydi. İşte Atatürk’ün Türk askerine verdiği o son selamın hikayesi: “Mustafa Kemal Atatürk, hastalığının ilerleyen dönemlerinde Savarona’da kalıyordu. Tüm görüşmelerini burada yapıyordu. Sağlıklı bir ortam değildi. O’na iyi de gelmiyordu. Temmuz 25’i 26’sına bağlayan gece, doktorları “Paşam durum ciddi, sizi Dolmabahçe’ye kaldırmamız lazım” dedi. Gemiden, Dolmabahçe’ye götürmeyi önerdiler. Hiddetlendi Mustafa Kemal, “Siz beni askerin önüne sedyeyle mi çıkaracaksınız?’ dedi. Kılıç Ali, Salih Bozok, her daim yanında… Doktorlarıyla bu olayı çözmek için kafa yormaya başlıyorlar. Ardından filikaların koltuklarını söküp Savarona’ya taşıyorlar. Atatürk’ü bu koltuğa oturtup, dört kişi omuzlayarak önce Acar adlı bota, botla da Dolmabahçe kıyısına taşımaya karar veriyorlar. Deniz sığ olduğu için Savarona’nın oraya yanaşması mümkün değildi keza… Artık 42 kiloya kadar düştüğü için kemikleri batıyordu Ata’nın… Koltuğa oturamadı, canı yanıyordu. Hafifçe uzandı. Dolmabahçe’nin ışıkları kapatıldı, koltuk süvari merdiveninden yavaşça indirilmeye başlandı. O Mehmetçiğe bu halde görünmek istemiyordu. Fakat herkesin unuttuğu bir konu vardı. Denizaltılar… Atatürk’ün donanmaya kattığı iki denizaltı, Saldıray ve Yıldıray, Savarona’nın altındaydı. Suyun üzerine çıktılar. Atatürk’ün merdivene yaklaştığını gören denizaltıların bütün mürettebatı, esas duruşa geçerek selam verdi büyük komutana… Herkes şaşkın. Hiç istenmeyen bir durum yaşanıyor bir anda… Mehmetçiği esas duruşta gören Atatürk son kalan enerjisiyle doğrulur, elini kaldırır ve “Allah’a ısmarladık” der. Subaylarına son bakışıdır bu.”
*Mezestre selamı:
Askeri gemilerin yakınımızdan geçmesi durumunda (milliyeti ne olursa olsun) selam verilir. Selamlama bayrağın mezestresi şeklinde olur. Tipi boyu ne olursa olsun sivil gemi askeri gemiyi selamlar. Sivil gemi, bayrağını mezestre eder ve bekler.