Türkiye’de denizciliğin ve gemi tasarımcılığının duayeni denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Yücel Köyağasıoğlu. Onun dehasında hem çok özel birkaç yetenek hem de tutkulu bir merak saklı… Türkiye’de yüzlerce deniz insanının yetiştirilmesine büyük katkıları olan Yücel Köyağasıoğlu’nu daha yakından tanıdıkça, “Deli Deryalı bir Dahi” sergisine ilham veren o müthiş dehasına bir kez daha hayranlık duyuyorsunuz. Dört yaşında başlayan yelken sevdasını, denizden beslenen üretkenliğini, yaratıcı zekasını ve sanatçı yönünü sözcüklerin izin verdiği oranda anlatmaya çalıştık. Ötesi için mutlak surette “Deli Deryalı bir Dahi” sergisini ziyaret etmeniz gerekiyor. Türk denizcilik tarihinin en önemli isimlerinden biri olan yelken duayeni Yücel Köyağasıoğlu ile American Hospital The Bodrum Cup’ı ve denizciliği konuştuk.

ÇOCUKLUĞU TEKNELERDE GEÇTİ

Yücel Köyağasıoğlu, 1936 yılında İstanbul Arnavutköy’de doğdu. Öğretmen olan babası Anadolu’da görev yaptığı için zamanın en ünlü yelkencilerinden olan dayısı Nedim Özgen’in yanında büyüdü. Çocukluk yaşlarından itibaren hayatı tekne ve tersanelerde geçti. Dayısı ile birlikte hurda halinde aldıkları çok özel tekneleri tamir ediyorlar, denize indiriyorlar ve hatta yarışlara katılıyorlardı. İlk ve ortaokulu Galatasaray Lisesi’nde tamamlayan Yücel Köyağasıoğlu, yaz aylarında tersanede çalışmaya devam ediyordu. Kendi deyimiyle “Tanrı’nın ona verdiği bir resim yapma yeteneği ile el becerisi” vardı. Sürekli tekne ve gemi resimleri çiziyor ve hatta modelliyordu.

10 YILLIK İSVEÇ MACERASI

Ortaokuldan sonra girdiği Kabataş Erkek Lisesi’ni de bitirdikten sonra Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimari Bölümü’nün sınavına da bir tekne resmi ve bir yelkenli modeli ile girip kazanacaktı. Bu arada dayısı ile birlikte İnge adlı kotralarıyla 1981 yılındaki Donanma Kupası Yarışı’na katılarak birincilik kupasını almışlardı. Çocukluk, gençlik, yelkenliler ve deniz derken Yücel Hoca için İsveç yılları başladı. 1964’ten 1974’e kadar yaşadığı İsveç’in ardından İstanbul’a kesin dönüş yapan üstat, burada bir mobilya atölyesi kurdu; fakat içindeki tekne hasreti çoktan depreşmeye başlamıştı bile. 1983’te Bodrum’dan yeni bir tekne yapımı teklifi alınca hiç tereddüt etmeden kabul etti. İlk tersanesini Konacık’ta kurdu. Gel zaman git zaman Bodrum’un charter firmalarından biri olan Durukos Yatçılık’ta Demir Duru ile çalışmaya başladı. 1995 yılında ise Demir Duru ile birlikte Bodrum’da o güne kadar inşa edilmiş en güzel ve en lüks yatı yaptı: “Jasmin Drukos.”

STS BODRUM OKUL GEMİSİ

O yıllarda bir taraftan da Bodrum’da “Cup” macerası başlamıştı. Yücel Köyağasıoğlu, Bodrum’a ‘yelken kullanmayı’ öğreten regattanın ilk ve en istikrarlı yarışçılarından biriydi. Fakat Bodrum Cup organizasyonunu başlatan Erman Aras’ın Yücel Hoca için başka planları vardı. Bu macerayı, usta denizcinin kendisinden dinleyelim:

Hocam, sizinle konuşmak istediğimiz çok fazla konu var. Bunlardan bir tanesi bu yıl The Bodrum Cup’ın sanat sekmesine damgasını vuracağına inandığımız “Deli Deryalı bir Dahi” sergisi, bir diğeri de tasarımını yaptığınız STS Bodrum Okul Gemisi… Ama biz bu mucizeleri gerçek kılan American Hospital The Bodrum Cup’ı konuşarak başlayalım istiyoruz sohbete. Yücel Köyağasıoğlu için The Bodrum Cup ne anlama geliyor?

Bodrum Kupası yapılana kadar -samimiyetle söyleyeyim- Bodrum’da doğru dürüst yelken yapan tekne yoktu. The Bodrum Cup’ın benim için en büyük anlamı budur! Ben Bodrum’a 1986 yılında geldim ve tekne inşa etmeye başladım. Güzel tekneler görüyordum fakat yelken yapmasını bilmiyorlardı. Çok tuhaf gelmişti bana. Tekne var, direkler var ama yelken yok! Sordum, “Bu tekneler yelkenle gitmez” dediler. Nasıl gitmez? Akdeniz’de, Ege’de yelken yapmış guletler, tırhandiller nasıl yelken yapmaz? Yelken açan birkaç tane tekne var ama bakıyorsun onlar da floklarını ters taraftan kullanıyorlar. Rüzgar var, sonuna kadar iskotalarını boşuna alıyorlar. Olacak iş değil! Hiç yelken bilgileri yok! İlk The Bodrum Cup yapılana kadar devam etti bu…

Taktisyeni ve tasarımcısı olduğunuz STS Bodrum Okul Gemisi’nin nasıl ortaya çıktığını anlatır mısınız bize?

The Bodrum Cup’ın organizasyonunu sürdüren Erman Aras, BOSAV yöneticileriyle birlikte bana bir teklifte bulundu. Bodrum’a bir yelkenli okul gemisi kazandırmak istiyorlardı. Hiç düşünmeden kabul ettim. Kısa zamanda, geminin tüm detaylarını içeren çizimlerimi yaptım ve kendilerine teslim ettim. İmalatı kontrol etmemi teklif ettiklerinde de ustaların sözümden çıkmamaları şartı ile kabul ettim. STS Bodrum Okul Gemisi tamamen imece usulü ile inşa edildi. 5 Ocak 2001’de denize indi. STS, 36 metrelik boyu, 450 metrekarelik yelken alanı ve 120 ton deplasmanı ile “uluslararası okul gemileri” kriterlerine göre yapıldı. Bu tekne biraz değişiktir. Klasik Bodrum guleti gibi değildir. Akdeniz guletidir esasında. Arması daha küçük, daha yüksek borderli… Denize indirdikten sonra taktisyen ve sailmaster olarak bu gemiyle hem The Bodrum Cup yarışlarına hem de Atlantik’te düzenlenen uluslararası yarışlara katıldık, fırtınalı, sert havalarda yarışıp dereceler alarak ülkemize döndük.

Türkiye’nin öncü tekne imalatçılarından biri olarak, The Bodrum Cup’ın ahşap tekne yapımına ve Bodrum ile anılan gulet ve tırhandillerin gelişimine nasıl bir katkıda bulunduğunu düşünüyorsunuz?

Halihazırda zannediyorum dünyada ahşap tekne yapımı üzerine Bodrum bir numara. Bu sürece nasıl geldiğimize bakmak gerekiyor. Malum 60’lı yıllardan sonra turizm başladı. Bodrum’daki tekneler adapte edilerek, daha çok charter yapacak, misafirleri gezdirecek teknelere dönüştü. Tekne yapımı bu sayede ilerledi. Bugün, Avrupa’nın birçok yerinde ve hatta Amerika’da, Bodrum yapımı tekneleri görüyoruz. Ahşapta çok büyük bir dışa açılım yaşadık. STS Bodrum Okul Gemisi, katıldığımız uluslararası yarışlarda en büyük ahşap yelkenli tekne olarak hemen göze çarpıyor. İnsanlar gelip tekneyi inceliyor, ahşaplarını okşuyor. Hayran oluyorlar. Az önce de söylediğim gibi buna ön ayak olan The Bodrum Cup’tır. Bugün fevkalade güzel armalar, yelkenler dünya denizlerinde boy göstermeye devam ediyor.

Bu başarımız, Bodrum’a ve yat imalat sektörümüze olan ilgiyi ve rağbeti de artırıyor mu?

Bakın şöyle bir parantez açayım size; bugün bütün dünyadaki yatçıların en büyük ideali nedir biliyor musunuz? Ege’ye, yani medeniyetin fışkırdığı bu topraklara gelip, burada yelken yapmak! Bu hakikaten çok çok önemli bir husustur. Herkes zanneder ki Yunanistan bu medeniyetin başlangıcı… Hayır efendim!.. Bu medeniyet, Anadolu topraklarında yeşermiştir. Yunanistan’da adalar var. Bizde de Gökova var… Yemyeşil… Gerçi şimdi yana yana ne kadarı kaldı bilmiyorum ama yine de sularımız temiz, ormanlarımız çok güzel. Buraya gelen yatçılar muhteşem bir yaşam görüyorlar.

Bodrum’un “Maviye Güç Katan” sektörlerine dair eksiklikler var mı?

Bodrum ve çevresinde üç bine yakın charter teknesi var. Fakat mürettebat yok! Bodrum’da bu kadar yetişmiş denizci eleman yok zaten! Sezonda çevre köylerden getirilen çocuklar, size gereken standartta hizmet sunamaz o teknelerde! Lüks teknelerin misafirlerine yemek, içki servisi yapamaz. Bu çok mühim bir şey. Demek ki yelken öğretmenin dışında, bu sektörün her aşamasında çalışanlara ‘deniz kültürünü’ vermek zorundasınız her şeyden önce. Bir teknede yaşamanın, çalışmanın kuralları vardır. Lisanı dahi başkadır. Gençlere bunları öğretmemiz lazım.

The Bodrum Cup’a ilk yıllarından itibaren katılıyorsunuz. Bu organizasyonun ilerlemesi gereken bir nokta olduğunu düşünüyor musunuz?  Sizce bu yarış ve festival, Bodrum’un dışına taşmalı mı?

Gayet tabii… Çok büyük faydası olur. İnsanlarda yelken sporuna, yatçılığa ve bu tip organizasyonlara öyle büyük bir merak var ki… Biz maalesef bir tek belediyenin katkılarıyla bu organizasyonu elde tutmaya çalışıyoruz. Avrupa’da ise bu tip yarışları çok büyük kuruluşlar, büyük organizatörler ve hatta deniz kuvvetleri destekliyor. Devlet başkanları ilgi gösteriyor. Örneğin en son girdiğimiz Karadeniz yarışında bizi Putin karşıladı. Keza arkasından Romanya’ya gittik, Romanya Başbakanı karşıladı. Muazzam bir alaka var. Umman’da da durum aynı. Endonezya, Pakistan… Bütün bu ülkelerin yelkenli okul gemileri var ve devlet tarafından finanse ediliyor. Çok masraflı bir iş çünkü.

The Bodrum Cup ile ilgili eklemek istedikleriniz var mı?

Çok güzel bir organizasyon. Fakat eskiden daha çok Bodrum yapımı tekneler girerdi yarışa. Şimdi, yeni ve modern teknelerle baş etmek neredeyse olanaksız hale geldiği için, bizim tekneler yarışa katılmamayı tercih ediyor.