Son iki yılın şampiyonu Mustafa Özkeskin’e göre The Bodrum Cup, Bodrum’un doğal ve kültürel kimliğini koruyan ‘deniz kuvvetleri’. Bize göre de bu deniz kuvvetlerinin en önemli savaşçılarından biri de O. Tırhandilin son ustalarından ‘Hacı’ lakaplı Mustafa Özkeskin, American Hospital The Bodrum Cup’ın en renkli ve ilgi çekici isimlerinden biri. Kendi elleriyle yaptığı “Hızır” adlı tırhandiliyle son iki yıldır şampiyonluğu kimselere bırakmıyor. The Bodrum Cup’ta neredeyse 20 yıldır olmayan bir şeyi başardı ve Bodrum yapımı bir tekne ile şampiyonluğa ulaştı. Rakiplerine bir haberimiz var, Hızır’ın daha donanımlısı ve hızlısı yolda. Özkeskin, yaklaşık bir yıl önce yapmaya başladığı yeni teknesi ‘Derya Kaptan’ı da yarışa yetiştirdi.
Suyun Altı Da Önemli
American Hospital The Bodrum Cup’ın Bodrum’un kültürel ve doğal kimliğini ön plana çıkaran çok önemli bir organizasyon olduğuna dikkat çeken Özkeskin, “Bodrum Cup, bu anlamda bizim ‘deniz kuvvetlerimiz’. Örneğin Kissebükü’nü talandan koruyan en büyük etkendir bu yarış. O yıl çok önemli bir savunma hattı kurduk biz. Ama aynı şeyi denizlerimizin altını korumak için de yapmamız gerekiyor. İnsanların dikkatini biraz da suyun altına çekelim. Bodrum Cup, bunu yapabilir” diye konuştu.
Ahşap Tekneler Korunmalı
Yarışın temelini ahşap teknelerin oluşturması gerektiğine inanan Özkeskin, “Fiber tekneler dünyanın her yerinde var. İnsanlar, ahşap teknelerle yarışmak için The Bodrum Cup’a geliyor. Planı, projesi olmayan teknelerin el emeği ile inşa edilip denizde yelken açması ve yarışması onlar için olağanüstü bir manzara. Eskiden Bodrum’da yılda 15 tekne inerdi denize. Şimdi üç dört yılda bir tane tekne indiriliyor. The Bodrum Cup’ın misyonu bana göre bu olmalı. Geleneksel ahşap tekneleri korumak ve dünyaya tanıtmak… Zor ama imkansız değil” dedi.
Türkiye’nin son tirhandil ustalarından “Hacı” Mustafa Özkeskin:
The Bodrum Cup, Bodrum’un Deniz Kuvvetleridir
Hacı Mustafa Özkeskin, Bodrum’un en iyi tırhandil ve guletlerini yapan Ziya Usta’nın yetiştirdiği Küçük Ziya’nın ve Uğur Susam’ın talebesi. Türkiye’de bugüne kadar yapılan en büyük tirhandili 11 ayda inşa edip denize indiren Özkeskin, ahşap tekneleri geleneksel çizgilerine sadık kalarak özgün el işçiliğiyle yapıyor. Sonra da yaptığı o teknelerle yarışıyor! İşte Hacı’nın hikayesi:
Tırhandilin son ustalarından ‘Hacı’ lakaplı Mustafa Özkeskin’in belgesellere konu olan bir motivasyon ve şampiyonluk hikayesi var. Yeteneğinin ve tutkusunun izinden giden Özkeskin; agresif yarış stili, mücadeleden yılmayan yapısı ve kayık imalatındaki ustalığıyla The Bodrum Cup’ın en renkli ve ilgi çekici isimlerinden biri. Kendi elleriyle yaptığı “Hızır” adlı tirhandiliyle son iki yıldır şampiyonluğu kimselere bırakmayan Özkeskin, yalnızca denizde değil karada da hız sevenlerden! Enduroda dört Türkiye şampiyonluğu var! Fakat yelkenin yeri çok ayrı Hacı’da. Kızılağaç’taki evinin bahçesinde, dur durak bilmeden “gayık” imal ediyor… Şu sıralar üzerinde çalıştığı tirhandili, yarışlar başlamadan denize indirmek için gecesini gündüzüne katmış. “Hızır”ın biraz daha donanımlısı, biraz daha hızlısını yapıyor bu kez! Bu yarış çok çetin geçecek gibi görünüyor! Vira bismillah!
*Kayık yapma merakı ne zaman başladı?
Kayık yapmaya 2001’de evimin bahçesinde başladım. Atölyem hala orada. Benim babam da dedem de denizci. Onların da tirhandilleri vardı. Girit’ten gelenler başka bir meslek bilmezdi zaten. Bir de esnaflık… Babamın Bodrum Çarşı’da bir kuyumcu dükkanı vardı. Ben askerden önce o dükkanda çalışıyordum. Akşama kadar oturuyordum. Sıkıcı bir işti. Askerden dönünce, bu işe merak sardım. Tekne imalatına. Yorucu; toprağı, talaşı, kiri, pası çok fazla ama çok enerjik bir iş. Beni mutlu ediyor.
*The Bodrum Cup’la tanışmanı anlatır mısın?
TheBodrum Cup, biz çocukken başlamıştı. Bize çok ulaşılmaz gelirdi. Limanda yürürken kocaman tekneleri görür saatlerce izlerdik. Hayali bizim için ama bazen insan hayallerinin de ötesine geçebiliyor. Kader işte. The Bodrum Cup’a ilk kez 15 sene önce, “Hacı” adını verdiğimiz teknemizle katıldık. Kamarası, tuvaleti olmayan sandal gibi bir tekneydi. Erdem ve Serkan adlı iki arkadaşım, bir de ben hep birlikte o teknede kalıyor, onunla yarışıyorduk. Çok eğlenceliydi ama rekabetten oldukça uzak bir yarıştı bizim için.
*Kendi yaptığın tekne ile The Bodrum Cup’a girmeye nasıl karar verdin?
Yarış teknesi yapmaya The Bodrum Cup’ta karar verdim. 2018 yarışlarıydı. Eski teknem “Hızır”la yarışıyorduk. Start prosedürü ile ilgili bir tartışma yaşandı. Biz yarışı terk ettik. Hataydı, çünkü lider gidiyorduk. O sene yarışı kazanacaktık büyük ihtimalle. Fakat bir sonraki “Hızır” teknesi olmayacaktı o zaman da… İkinci Hızır, 12 metrelik bir tirhandildi. Eski teknede ne eksiklik varsa düzelttik. Çok da başarılı oldu. Bodrum Cup’ta iki kez şampiyon, bir kez de ikincilik elde etti. Onun dışında yaklaşık 35 yarışa katıldık, “Hızır” hep birinciydi. Şimdi bir yıl önce yeni bir tekne kurdum.
*Bu yarışa yetişecek mi?
Şu anda tersanede. Bir yıl önce kurdum onu. Hızır’ın biraz daha dolu versiyonu. Kozmetik biraz daha fazla. Yetiştireceğiz yarışa.
*The Bodrum Cup’ı yaşamak ve üst üste iki kez şampiyonluk kupasını kazanmak nasıl bir duygu?
Her spor branşında kazanmak için mücadele edilir. Kazanan ruh, o ana ulaşmak için çok çalışmış, çok bedel ödemiştir. Bodrum, Türkiye’nin en iyi teknelerinin yapıldığı yer olmasına rağmen The Bodrum Cup’ta Bodrum yapımı bir tekne kupayı alamıyordu. Neredeyse 20 yıl böyle devam etti. İlk kez “Hızır”a nasip oldu o şampiyonluk. Bu çok mutluluk veriyor bize. Sürekli yeni şeyler araştırıyoruz. Sürekli kendimizi yeniliyoruz. Hep birinci olmak için yarışıyoruz.
*Yarışa katılmadan önce şans getirmesi için yaptığın bir ritüel ya da totem var mı?
Bizim denizcilik geleneğimiz, Barbaros Hayrettin’e kadar gider. Türk donanma gemilerinin direğine Kuran-ı Kerim koyulması, çok eski bir gelenektir. Türkiye Cumhuriyeti donanmasındaki tüm gemilerde bu gelenek devam eder. Biz de direk tepelerine küçük Kuran-ı Kerim’lerden koyarız. Bizi koruyacağına ve ilahi güç vereceğine inanırız. Ben buna çok dikkat ederim.
*Tekne mi ekip mi daha önemli?
Yarı yarıya… Bizim ekibimiz çok iyi. Özellikle yarışta Skipper’ın rolü tartışılmaz. Bizim Skipper’ımız Aytuğ Ürer. Türkiye’nin en iyi yelkencilerinden biri. Siz dünyanın en iyi golcüsü olabilirsiniz ama defansınız boşsa işe yaramaz. Bu, yelkende de aynı. Teknede her şey ve herkes yerli yerinde olmalı. Bizim ekibimizi Aytuğ Ağabey oluşturdu. Ben yarış konusunda ona tam anlamıyla güveniyorum.
*The Bodrum Cup’ın geleceğine dair hayallerin, önerilerin var mı?
Bence yarışın temeli ahşap tekneler üzerine inşa edilmeli. Fiber plastik tekneler dünyanın her yerinde var. İnsanlar, ahşap teknelerle yarışmak için Bodrum Cup’a geliyor. Yurt dışında çok ilgi çekiyor. Planı, projesi olmayan teknelerin el emeği ile inşa edilip denizde yelken açması ve yarışması onlar için olağanüstü bir manzara. Dijital ortamda çizilen, mühendisler tarafından inşa edilen modern teknelerde böyle bir güzellik yok doğal olarak. Bizim teknelerimizde hatasıyla, sevabıyla insan dokunuşunu, ruhunu görürsünüz. Fakat artık sayıları çok azalıyor. Eskiden Bodrum’da yılda 15 tekne inerdi denize. Şimdi üç dört yılda bir tane tekne indiriliyor. Borum Cup’ın misyonu bana göre bu olmalı. Geleneksel ahşap tekneleri korumak ve dünyaya tanıtmak… Zor ama imkansız değil.
*Bodrum Cup’ın Bodrum’un doğasını, denizini, dokusunu koruyan bir yönü var. Bu anlamda etkili olduğunu düşünüyor musun?
Elbette. Bodrum’un kültürel ve doğal kimliğini ön plana çıkaran çok önemli bir organizasyon bu. Bodrum Cup, bu anlamda bizim ‘deniz kuvvetlerimiz’. Örneğin Kissebükü’nü talandan koruyan en büyük etkendir bu yarışlar. O yıl çok önemli bir savunma hattı kurduk biz. Ama aynı şeyi denizlerimizin altını korumak için de yapmamız gerekiyor. İnsanların dikkatini biraz da suyun altına çekelim. The Bodrum Cup, bunu yapabilir önümüzdeki yıllarda.
*The Bodrum Cup serüveninde hiç unutamadığın bir anın var mı?
Hızır’ı biz dört ayda tamamladık. Bu, bir tekne inşası için çok hızlı bir süre. İyi bir tirhandil 11-12 ayda ancak tamamlanır. Ama biz inanılmaz bir hırsla çalıştık. Tirhandiller için devrim sayılabilecek yenilikler yaptık teknede. Fakat bunu deneme fırsatımız olmadı. Tekneyi, yarıştan bir gün önce atabildik denize! Yani yaptığımız şeylerin sonucu iyi de olabilirdi, kötü de!.. Yarışın olduğu gün yaşadığım heyecanı anlatamam. Start tecrübem çoktur. Yıllarca motosiklet yarışlarına katıldık. Dünya şampiyonalarında mücadele ettim. Buna rağmen çok ama çok heyecanlanmıştım. Startı aldık. Tabii olağanüstü bir fark oldu. Tekne, filodan koşarak kaçtı. Rahatlama hissi müthişti. Sırtımdan bir ton yük kalkmış gibiydi. O günü asla unutamıyorum.
Çok keyifli bir sohbetti. Teşekkür ederiz.