BİR BODRUM CUP ROTASI…

Azra Erhat demişti ki, “Buralarda insan bir hafta, on gün değil ömrünü geçirebilir. Mavinin, yeşilin binlerce tonu. Öyle bir mavi, öyle bir yeşil ki, ressamı ressam, sanatçıyı sanatçı, insanı insan etmeye yeter.”

Mavinin bu kadar oyuncu olduğu başka bir deniz var mıdır, bilinmez… Ege’nin turkuaz ve lacivert arası renk cümbüşü, kayalık kıyı şeridinin ötesinde kalan yemyeşil örtüyle buluştuğunda ortaya baştan çıkarıcı ve büyülü bir manzara çıkar. Bu kıyılarda güneş denizin içinden yükselir adeta. Kızıldan maviye, maviden sarıya renk tayfı ile boyar gözün alabildiğine… Şafaktan gün batımına kadar yelken bastığınız her an gözünüz gizli kalmış koylarda olsun!

The Bodrum Cup rotalarında yeni yerler keşfetmek ve daha önce keşfettiğiniz yerlere yeniden gidebilmek, regatta keyfini katlayan müthiş bir deneyim olacak. 34’üncü yıl rotamızda mola vereceğimiz duraklar; tarihi, kültürel ve mimari sürprizleri, dar ve sıcacık sokakları, yerel rafine gurme lezzetleri ve doğası ile sizi bir kez daha bu coğrafyaya hayran bırakacak. Başladığınız her yolculuk sizin için en az Bodrum Cup kadar karakterli, heyecanlı ve gerçek olacak.

Bu sene yine fotoğrafik açıdan çok keyifli bir rotamız var. Günün kızıl tonlarına kavuştuğu dakikalarda ulaşacağımız koylar, binlerce yıl öncesine uzanan orijinal kalıntılarla sizi şaşırtacak.

BODRUM’UN SAKİN KENTİ GÜMÜŞLÜK

Bodrum’un sakin kenti… Nereyi kazsanız altından binlerce yıl öncesine kapılar açılan güzel Myndos… Şimdiki adıyla Gümüşlük, Bodrum’un en dingin ve en kadim mahallesidir. Korsanlardan korunmak için inşa edilen Karakaya Köyü’nden tarihi 400 yıl öncesine dayanan Eklisia Kilisesi’ne ve varlığı henüz keşfedilmemiş gizli hazinelerine kadar, her yeri tarih kokar Gümüşlük’ün. Yüzyılları yenip de günümüze kadar canlılığını yitirmeyen kalıntıların bize seslenişi karşısında tarih kitapları bile soyut kalır. Bodrum Cup’ın eşsiz mola yeri Gümüşlük’e gelmişken, yerel halkın Tavşan Adası dediği Myndos Antik Kenti’ne deniz üzerinden yürüyerek gitmezseniz olmaz!

Bodrum’un imparatorluklara şahit tarihinin derinliklerine doğru gider gibi hissettiren bu yürüyüşün ardından bir sonraki durağınız Sanatçılar Çarşısı olmalı. Küçük kiosklarda birbirinden güzel el emeği takı, aksesuar ve Bodrum’u çağrıştıran hediyeliklerden bulabilirsiniz. Çarşının orta yerinde Gümüşlük’ün adeta simgesi haline gelen buzlu bademciye uğrayıp, sahilden yürümeye devam ederseniz günün yorgunluğunu atabileceğiniz ve Ege’nin enfes lezzetlerini tadabileceğiniz restoranları göreceksiniz. Derler ki insan Bodrum’da olduğunu; Gümüşlük sahiline düşen begonvillerin arasında oturup, maviye pek yakışan beyaz tenteli kayıkların manzarasına kadeh kaldırdığında anlarmış! Afiyet olsun…

ÇÖKERTME’NİN ISSIZ KOYLARI, BİZ GELDİK!

Bodrum’un tarih ve tabiat kardeşi Milas ve onun köy dokusunu hala kaybetmemiş cennet köşesi Çökertme, bu yıl bir kez daha American Hospital The Bodrum Cup rotasında… Gökova’nın bu en billur suyunu keçiler bile içermiş söylenene göre! İçmeseniz de şöyle bir girip serinlemenizi şiddetle salık veriyoruz.

Doğaya hasret, modern yaşamın getirdiği yüklere de karşıysanız, Mandıra Filozofu’nun çekildiği ve özümüze dönüşün simgesi haline gelen Çökertme’nin ıssız koylarında bir yürüyüş yapmalısınız.  Sahilin sonunda balıkçıların bittiği yerden başlayan eğri büğrü patika yol, el değmemiş güzelliklere açılan sihirli bir kapı gibidir. Dönüşte sahildeki balıkçı restoranlarına uğrayıp Ege ve Girit mezeleriyle mükellef bir akşam yemeği yiyebilir, üretici pazarından çökelek, peksimet, el yapımı reçel ve zeytinyağı alabilirsiniz. Köyün içine girme fırsatı bulursanız, pansiyon ve restoran olarak hizmet veren tarihi taş evleri de inceleyebilirsiniz.

MAVİ BİR DÜŞTÜR KİSSEBÜKÜ

İnsan dış dünyayla iletişimi kestiğinde, iç dünyasına bakmayı öğrenir. Kissebükü bunun için en doğru yerdir. Mazı’nın bu büyülü koyu, Kıyı Karia’nın iki önemli antik kenti Keramus ile Halikarnassus’un sahildeki kesişme noktalarından biridir. Geç antik çağdaki ismi Anastasiopolis olan Kissebükü’nün M.S. 5’inci yüzyılın başlarında kurulduğu, M.S.7’nci yüzyılda da Arap akınlarının başlamasıyla terk edildiği düşünülüyor. Yarım ay biçimli liman yerleşiminden bugüne kalabilen tek yapı kilise ve mezardır. Kıyı çizgisine paralel birkaç yapının kalıntılarını görebilirsiniz. Bunlardan birinin vaftizhane, birinin hamam, bir diğerinin de kilise olduğu sanılıyor. Koyun antik dönemden kalan bazı yolları da hemen dikkatinizi çekecek. Bu muhteşem kıyıda en dikkat çekici yapılardan biri de şehit mezarı ve Cumhuriyet dönemine ait sarnıçtır.

BODRUM’U YÜRÜYEREK KEŞFEDİN

Yüzü maviye dönüktür, gözü de hep denizdedir Bodrum’un. Ege’nin sularıyla nazlı nazlı buluşan kıyının ortasında bir mücevher gibi parlayan Bodrum Kalesi ardına rüzgarı katıp denizden gelenleri eski bir dostu gibi selamlar. Selamına karşılık verip ziyaret etmeyi unutmayın. Kaleden inip sahilden Marina’ya kadar keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Şayet bu rotayı tercih ederseniz marinanın hemen yakınındaki Osmanlı Tersanesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Devamında ise Halikarnas Surları sizi bekliyor olacak! Bu arada marinaya giden yolda gözünüz minik tabelalarda olsun! Antik dünyanın 7 harikasından biri olan Mausoleion’u gözden kaçırmak istemezsiniz! Karya Satrabı Mausolos tarafından, kendi adına daha hayatta iken yapımına başlanmış ve ölünce karısı ve aynı zamanda kız kardeşi olan Artemisia tarafından yapımına devam edilmiş anıt mezarın kalıntıları tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Oradan yukarı doğru devam ederseniz, Anadolu’nun en eski tiyatrolarından biri olan Bodrum Antik Tiyatro’ya ulaşabilirsiniz.

Dünyanın sayılı sualtı arkeoloji müzelerinden biri olan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, St. Jean Şövalyeleri’nin Kalesi olarak 1406’da kurulan Bodrum Kalesi içinde yer alır. Müzede pek çok sergi salonunu gezebilir, dünyanın en eski batık gemilerinden çıkarılan malzemeleri görebilirsiniz. Bu arada Bodrum merkezdeki bir diğer müze de Deniz Müzesi’dir. Bodrum tipi teknelerin orijinallerine sadık modellerini merak ediyorsanız, mutlaka uğrayın! Kale’den çıkıp merkeze doğru ilerlediğinizde, sağınızdaki dar sokaklara girdiğiniz takdirde kendinizi Bodrum Çarşısı’nda bulacaksınız. Çarşı’daki butik işletmelerden alışveriş yapar, sahil kenarındaki cafe ve restoranlarda hoş vakit geçirebilirsiniz. Çarşının bir ucu Belediye Meydanı’na diğer tarafı ise Kumbahçe’ye uzanır. Kumbahçe sahilini geçtikten sonra Zeki Müren Müzesi’ni, Bodrum Cruise Port’u ve şayet zamanınız varsa size American Hospital The Bodrum Cup keyfini yaşatan Bodrum guletlerinin yapıldığı tersaneleri gezebilirsiniz.