Bodrum’da dalış turizmi ve yat charter denildiğinde ilk akla gelen isim İsmet Cengiz. Giritli denizci, süngerci Ali Cengiz’in oğlu, The Bodrum Cup’ın kıdemli yelkenlisi Neptün’ün sahibi ve kaptanı, Bodrum’un ilk profesyonel dalgıcı ve charter turizminin mucidi duayen denizci İsmet Cengiz. Enerjisi çok yüksek, yeni şeyler keşfetmeye tutkuyla bağlı özgür bir ruh İsmet Kaptan. The Bodrum Cup’ın ilk yarışçılarından da biri aynı zamanda.
İNGİLİZCE-FRANSIZCA-YUNANCA
Denizle hayatının nasıl kesiştğini şöyle anlatıyor İsmet Kaptan, “Babamın 8-10 tane dalgıç teknesi vardı. Dalış hastalığı var ya bende! Teknelerden birinin motorunu bozardım, bana kalsın diye! O yıllarda Artemis Pansiyonu da ablam işletiyordu. İnsanlar Bodrum’u duyup Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den geliyordu. O zamanlar hatırladığım kadarıyla bin 200 nüfusu var Bodrum’un… Artemis’e gelen müşterileri alıp gezdirirdim tekneyle. Böylece Bodrum’da günlük tekne gezileri de başlamış oldu. Millet duydukça geliyordu.
İngilizce, Fransızca, Yunanca, üç dil konuşuyorum. 1962 yılında gelen Belçika Balık Adam Kulübü’ne de rehberlik yaptım.”
FİLMDE BAŞROL OYUNCUSU OLDU
Bodrum’a turist getirmek isteyen Belçikalıların çektiği “Bir Türk Sünger Dalgıcının Hayatı” adlı filmde de başrol oynamış İsmet Cengiz. Babasının “Artemis” isimli teknesi ile 1963 yılında Antalya’ya kadar bütün sahilleri dolaşmışlar. 1963 yılındaki 20 günlük bu organizasyon da Bodrum’un ilk dalış turu ve ilk charter seferi olmuş. “Böyle gezi mi olur” diyenler Gökova’ya hayran kalınca Cengiz, taleplere yetişemez olmuş ve tekne sıkıntısı yaşamaya başlamış. İşte Neptün de böyle doğmuş ve Mayıs 1975’te denize indirilmiş. Böylece yat charter işi de başlamış.
YELKENİN KEYFİ ÇOK BAŞKA
American Hospital The Bodrum Cup’ın ilk yarışçılarından biri olan İsmet Cengiz, o günleri şöyle anlatıyor: “The Bodrum Cup, bizim başlattığımız bu işi canlandırdı. O zamanlar yelken olduğu halde kimse yelken açmazdı. Ben de yelkensiz bir yere gitmezdim! Büyük keyif o! Bir defa tekneyi tutuyor. Bizim guletlerin altları çok derindir. Dalga yandan geçerken büyük satıh itiyor ya, onlar bir iki kez sallanır durur. Ama yelkeni açtığın zaman tutar onu, freni gibi… Sallanmaz. Yelkeni açtığın zaman hem makine rahatlar hem de keyfi başkadır! Yabancılar da yelken açınca bayılıyordu zaten. İşte böyle böyle bu günlere geldik.”
HER ŞEY DEFTERDE KAYITLI
Dile kolay tam 62 yıldır denizlerde İsmet Kaptan. 1982’den beri gezdirdiği grupları, yakaladığı balıkları kaydettiği bir defteri var. Avladığı tarih, yer, balığın cinsi, boyu, kilosu… Her şey kayıtlı. “Bodrum denizlerinin balık envanterini de tutmuşsunuz yani… Kitap bile yapabilirsiniz o notlardan değil mi?” diye sorduğumuzda aldığımız cevapla biz de üzülüyoruz: “Şimdi kalmadı ki balık!.. O zamanlar bir günde tuttuğumu şimdi bir sezonda tutamıyorum.”
GÜREŞTE SIRTI YERE GELMİYOR
İsmet Cengiz için güreşin hayatında çok ayrı bir yeri var. Bodrum’da herkesin sırtını yere getirmiş, bir kişi hariç! Ahmet Kerman… İzmir’de olduğu dönemde Bodrumlu bir başka arkadaşıyla karşılaşıp hoş sohbet ederken arkadaşının İzmir’de bir güreş okulu olduğunu öğreniyor ve bu sayede profesyonel güreş hayatı başlıyor Cengiz’in. Aylarca kafa kol çalışıyor! Güreş okulundaki bütün talebelerle antrenman yapıyor bir de okulun güreş takımına giriyor; gerisini İsmet Cengiz’den dinleyelim: “Sömestrde geldim Bodrum’a. Arkadaşlarla toplandık hemen. ‘Ahmet’i kızdırın da güreşelim!’ diyorum. Baraz’ın olduğu yer o zamanlar Şehir Kulübü’ydü. Kışın karaya yığılan eriştelerin üzerinde güreşirdik. Bodrum’da güreşecek kim varsa herkes gelir, hepsiyle güreşirim, Ahmet’i yenemem! Onlarca defa güreştik, imkanı yok! Neyse, o sömestr mecbur oldu benimle güreşmeye. O da bilmiyor tabii benim öğrendiğimi. Geldi, saf saf duruyor önde. Elini çektim, hop, Ahmet’i iki saniyede yatırdım yere, yendim. Bodrum’da yenmediğim kimse kalmadı.” Bodrumlu delikanlı İsmet Cengiz, yedi sene boyunca güreşi bırakmadı. İzmir’de 52 ve 57 kiloda şampiyonluğu oldu.
İSMET, TAKE IT EASY!
“Dalış benim hayatım gibi. Takarım tüpü, dalar çıkartırım. 1982’de nefesle derin bir yere daldım. Çıkarken şuramda (kalbini tutuyor) bir şeyler hissettim. Rahmetli abim de rahatsızdı kalbinden! Ege Üniversitesi’ne gittiğimizde aklıma geldi sordum doktora. Baktılar, bir şey yok. “Anjiyo yapalım da rahat yaşa” dediler. Dört damardan biri yüzde yüz tıkalıymış! Açtılar onu. “İsmet take it easy” dedi doktor! Dalış konusunda dikkatli olmamı söyledi. Ondan sonra sırtı çekmeye başladım işte.”