The Bodrum Cup, 1989 yılında Era Bodrum Yelken Kulübü organizasyonu ile ilk kez yelken açtığında, Gökova’nın keyif ehli guletleri, aynagıç ve tırhandilleri ilk kez birbirleriyle rekabet edecek olmanın heyecanı ile doluydu. İlk kupanın startı verilirken, pek az denizci kendisine ve teknesine tam bir güven duymaktaydı. Bu nedenle ilk yıl yarışlara katılım çok azdı! Fakat bu küçük yarışın anıları yıl boyunca Bodrumlu denizciler arasında sohbet konusu olacaktı. Yarışan tekneler arasında II. Dünya Savaşı’ndaki Dunkirk tahliyesine katılan ve yaralı Fransız askerlerini taşıyan Angela Aline da vardı. Vogue dergisinin model ve fotoğrafçıları ile TRT ekibini taşıyan Şef’in doğru çekimler yapabilmek için yarıştan kendi isteğiyle diskalifiye olması da Cup’ın en çok konuşulan anlarındandı. Yarışlarda sonuncu gelen kurt denizcilerden İsmet Kaptan’ın diğer yarışmacılar tarafından direğe asılması ise kuşkusuz yıllar boyunca dilden dile konuşulacaktı! Daha ilk yıl olmasına rağmen çok net anlaşılmıştı ki; The Bodrum Cup’ın gerçekten bambaşka bir ruhu vardı!  Yatların, konuklarıyla birlikte yarışabildiği dünyadaki ender regattalardan biri olarak kendine has bir gelenekle başlayan The Bodrum Cup, yıllar içerisinde daha fazla yelken meraklısını ve deniz aşığını bir araya getirdi. Hala guletlerin yelkene yatkınlığı konusunda kuşku duyanlar vardı elbette! Zaman içinde bu katı önyargı yıkıldı, organizasyon sadece bir spor etkinliği olmanın ötesine geçti, adeta bir dostluk ve deniz festivaline dönüştü.  

The Bodrum Cup’ın ikinci yılında, denizciler bir önceki yılın eksiklerini tamamlamak için aylar öncesinden hazırlanmaya başlamıştı. Teknelerin direkleri büyümüş, yelken satıhları iki misline çıkmış, kumaşlar dakrona dönüşmüş, floklarda roller mekanizmalar, yeni cenovalar görülmeye başlamıştı bile! O yıl 30 tekne “Mavi Çılgınlığa” katılmayı başarmış, klasman dışı sayıldığı için yarışa giremeyenler de yelkenci ruhuyla yarışı desteklemişti.  

AHŞAP TEKNELER, BAYRAM ÇOCUKLARI GİBİ COŞKULU

1991 yılına gelindiğinde, Osmanlı donanmasını andıran ahşap teknelerin Bodrum-Ekincik arasındaki seyirlik yarışı, yabancı turistlerin ilgisi ve katılımıyla daha coşkulu, daha renkli geçmişti. Yarışın en unutulmaz anı, yarışın son anlarında Kybele ve Sıla’nın yaptığı kıyasıya finish mücadelesiydi! Borda bordaya uzun süre seyir yaptıktan sonra finish hattına yaklaşan iki teknenin fair-play ruhuna uygun duruşu, The Bodrum Cup’ın tarihine dostlukla kaydedilecekti. Kybele, Sıla’yı şamandıra dışına itebilecekken bunu yapmadı ve aralarına usturmaçaları koyarak iki tekne yan yana finish yapmayı tercih etti. Tabii Kybele küçük bir uyanıklık yaparak, bastonuna ek parça ilave edince finish hattına daha önce girmiş oldu. Erman Aras, 3’üncü Bodrum Cup’ın son gecesinde “Artık amacımıza büyük ölçüde ulaştık. Bodrum Cup’ın bundan böyle daha fazla ses getireceğine inanıyoruz, guletlerin yelken yapabileceğini de ispatlamış olduk” diyecekti.

1992 yılında yarışa “Kos’ta gözaltı” manşetleriyle tatsız bir sürpriz karıştı, TRT muhabiri ile kameramanının bulunduğu tekneye Yunan Sahil Güvenliği tarafından kısa süreli gözaltı yapılmış, film ve fotoğraf makinelerine el konmuştu. Tekne 10 saat sonra serbest bırakıldı.  1994 yılına gelindiğinde, The Bodrum Cup’a katılan tüm denizciler önceki senelere göre çok daha deneyimli, çok daha hızlı, start anından finish hattına kadar neyi, ne zaman ve nasıl yapacağını bilen bir tutum içerisindeydi. 6. The Bodrum Cup’a, 13’ü yabancı olmak üzere tam 76 yelkenli tekne katılmıştı. 

1995 yılında The Bodrum Cup’ta ilk kez optimist çocuklar da yelken açmıştı, 1996’da ise konuklar arasında siyaset ve iş dünyasının ünlü isimleri olacaktı. Doğanın, maviliklerin keyfini yudumlamak, heyecan, rekabet ve eğlenceyi bir arada yaşamak ve denizle iç içe olmak isteyen pek çok insan The Bodrum Cup’a hayatının bir “ekim”inde bile olsa katılma arzusu ile yanıp tutuşacaktı. Türkiye’nin en özgün regattası, artık uluslararası basında da geniş yer almaya başlamıştı. 1997’de düzenlenen 9’uncu The Bodrum Cup’ta denizcilerin duayeni Sadun Boro ile dünya turundan ayağının tuzuyla dönen Osman Atasoy da katılacaktı şenliğe.

O yıl kupanın başlangıç tarihi, STS Bodrum Okul Gemisi’nin de kızağa koyulduğu  tarihe denk düşecekti. O ne güzel  bir düşün gerçeğe dönüşümüydü!.. Milenyuma doğru ilerledikçe, denizcinin festivali The Bodrum Cup da her yıl daha renkleniyor, şenleniyor, adını dünyaya duyuruyordu. 10 yıldır yarışa katılan tekneler ve kaptanları vardı aralarında. Festivalin havası, denizden karaya doğru esmeye başlamıştı artık. 2000 yılında tekneler bir kez daha Bodrum sularında, bu kez “komşuluk” için yelken basacaktı. Rota, iki yaka arasındaydı! Bir önceki yıl, komşu Yunan adalarından dört ahşap yatın ilk kez katıldığı The Bodrum Cup, 12’nci yılında yelkenlerini dost rüzgarlarla dolduracaktı. Yarışın son iki etabı Orak Adası-Kos ve Kos-Bodrum arasında yapıldı. 

Bu güzel bir şeylerin başlangıcıydı!

2004 yılında yapılan Sevgi Çemberi, The Bodrum Cup’ın sesini tüm dünyaya duyuracaktı. Sevgi Çemberi, o yıl doğan bir projeydi. Erman Aras ve fikir babası Atilla Türkmen’in özverili gayreti ile ortaya çıkan eşsiz fotoğraf, Akdeniz’in en görkemli deniz festivalini ve Türk denizcilerini dünyaya tanıttı. 2006 yılından itibaren, The Bodrum Cup şenliğe ve deniz festivaline dönüştü. Muhteşem etkinlikler, ünlü konuklar, sanat ve sosyal sorumluluk projeleri, sokak şenlikleri ile regatta bundan sonraki yıllarda adeta bir festival tadında geçmeye başlayacaktı. 2012’de ahşap teknelerin rotasına Yunanistan’ın Kalymnos ve Kos adaları da dahil edildi. Kesintisiz olarak 23 yıldır devam eden The Bodrum Cup, Ege’nin iki kıyısında bir kez daha dostluk rüzgarı estirmişti. Festivalin 25’nci yılında ise tam 100 tekne, büyük heyecan için bir kez daha Bodrum maviliklerinde süzülecekti. The Bodrum Cup, 30’uncu yılını yarışlara eklediği İstanbul rotası ile çok özel bir serüvene dönüştürdü. İstanbul Challenge, 25 yatın mücadelesine tanıklık etti. Tarihinde ilk kez İstanbul’dan start alan The Bodrum Cup katılımcıları, Türkiye’nin en uzun etaplı yelken yarışı ile bir kez daha tarihe not düştü. Kalamış’tan Marmara Adası’na, Babakale’den Midilli, Sakız ve Samos’a oradan da Bodrum Yalıkavak Marina’ya devam eden 30’ncu yıl yarışları muhteşem bir ödül gecesiyle final yaptı. 2020 yılına gelindiğinde, pandemi tüm dünyayı etkisi altına aldı ve birçok etkinlik gibi The Bodrum Cup da zorluklar yaşadı. Ancak organizatörler, yarışı sanal etkinliklerle destekleyerek katılımcıların motivasyonunu korudu. Bu yıl, dijital platformlarda yapılan yarışlarla, Bodrum’un ruhunu canlı tutma çabaları dikkat çekti. 2020’de “pandemi arası” veren The Bodrum Cup, o yıl Era Bodrum Yelken Kulübü tarafından sağlık çalışanları adına düzenlenen “The Year of Heroes” adı altındaki anma seyri ile yine adından söz ettirmeyi başardı.  

Regattanın 33’üncü yılında ise yelkenler bu kez yangın bölgelerinde açılacaktı. O yılın teması “Hep Beraber” oldu. Akdeniz’in en büyük yarış organizasyonuna katılan 61 tekne, Bodrum kıyılarının yangından etkilenen cennet koyları Çökertme ve Kissebükü’nde hazırlanan İyilik Alanlarında “Yeniden Yeşerteceğiz” mesajı verdi. 2023 yılına geldiğimizde, Bodrum Cup, geleneksel formatına geri döndü. Katılımcı sayısı rekor seviyeye ulaştı. Bodrum, yerli ve yabancı yelkencilerin bir araya geldiği, nasıl bir dostluk ve yarışma ruhunun yeşereceği bir sahne haline geldi. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da plaj partileri, konserler ve sosyal etkinlikler yapıldı, Bodrum’un enerjisi her zamanki gibi doluydu. Fakat The Bodrum Cup’ın 35’inci yılına damga vuran; Selanik-İstanbul-Bodrum etabı olacaktı. Cumhuriyetin 100’üncü yılına ve ruhuna tam anlamıyla yakışanbir organizasyon ardında yine eşsiz fotoğraf kareleri,  doyumsuz anılar bıraktı.

 

1989 YILINDA YARIŞAN YATLAR

1: AKIN A

2: ANGEL ALINE (UK)

3: ANTARES

4: BÜYÜK YUNUS

5: DESPERADO

6: DURUKOS IV

7: DURUKOS III

8: EQUINOX

9: GENCO III

10: HALANDIA 

11: MARC’O POLO 

12: NEPTÜN I

13: NUHUN

14: PHILIPPE

15: SUBAŞI

16: ŞEF

17: TIFIL

18: TOĞAN II

19: YA SELAM

ORGANİZASYON YATLARI

20: ZEYNEP 

21: SANLI III

22: SANLI IV